KABİL: TÜRK DÜNYASI SİNEMASINI GELİŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUM
Saliha Erdim’in hazırlayıp sunduğu Hayat Mektebi’nin bu ayki konuğu yazar ve sinema eleştirmeni İhsan Kabil oldu. Programda çocukluğunu ve sinemaya yönelme hikâyesini aktaran Kabil, “Şu sıralar Türk Dünyası sinemasını geliştirmeye çalışıyorum. Bu kültürü yeşertmeye çalışıyorum. Merceği oraya tutmuş durumdayım” dedi.
‘Hayat Mektebi’ programıyla Şehir Ekranı TV’de izleyiciyle buluşan Saliha Erdim, bu hafta yazar ve sinema eleştirmeni İhsan Kabil’i ağırladı. Erdim’in sorularını yanıtlayan Kabil, çocukluğunda yetiştirme yurdunda yaşadıklarını ve sinema serüvenini izleyicilerle paylaştı.
ARKADAŞLARIMLA SİNEMAYA GİDERDİK
Yetiştirme yurdunda kaldığı dönemlerde okula gidip gelirken sinema salonlarını keşfettiğini ifade eden Kabil, “Yakacık’ta yerli yabancı filmleri oynatan sinemalar vardı. O sinemalarda hiç film izleyemiyordum. Afişlerini görüyordum. O bile belli kültürel unsur veriyordu. Yabancı filmlerin adları, oyuncuları…vs. O zamanlarda kaderimde örülmüş. ABD’den bazı belgeseller geliyordu. Amerikan hayat tarzını bize gösteren renkli filmler vardı. Okumak sizlere hiç tecrübe edemeyeceğiniz ortamları ve insan ilişkilerini sunuyor. O eğitim sistemi de ona göre kurulmuştu. Eğitim yolculuğum Darüşşafaka’da oldu. 54 yılında bir dönüşüm oldu. Burada ABD sistemi de vardı. Başlarda yerli olarak kurulmuştu. Derslerimiz İngilizce oluyordu. Bizim çok sayıda yabancı hocamız vardı. Yerlilik payı daha da azaldı. Sinema kulübü vardı. Bizlere filmler izletiyorlardı. Sonra ben de kendi kendime aktif olmaya başladım. Biz birkaç arkadaş haftanın filmine gidiyorduk. Sinemayı daha bilinçli bir şekilde takip etmeye, sinema dergileri okumaya ve gazetelerde çıkan yazıları takip etmeye ve ihtisaslaşmaya başladık. Ben de edebiyat öğrencisiydim. Edebiyat da zaten sinemayla örtüşük” ifadelerini kullandı.
VAROLUŞUMU YENİDEN SORGULADIM
Boğaziçi Üniversitesi’nde tarih bölümü eğitimi aldığını ifade eden Kabil, “Orada sinema kulübüyle de çok fazla çalışmalar yaptık. Tarih okumak bana çok şey kattı. Geçmiş bilgisi olmadan bugünleri hakikaten yeterince değerlendiremiyorsunuz. Geleceğe daha sıhhatli bakamıyorsunuz. O anlamda da aslında benim sinema duygumu, yönelimimi besleyen bir altyapı oluşturdu bende. Entelektüel bir altyapı da oluşturdu. Bu arada üniversite yıllarda yaşadığım bir gönül maceram da oldu ve bir kırılma yaşadım. Bir ayrılık oldu. O benim tam bir dönüşüm noktam oldu. Orada daha önceki bakışlarım alt üst oldu. Geçmişe bakışımı çok sorgular oldum. Batılı düşünce insanlarını keşfettim. Dışarıya çok belli etmedim ama içimde çok fırtınalar ve çalkantılar yaşadığım bir dönemdi. Ama o bende bir açılım sağladı. Kur’an’ın Türkçe tercümesini okudum. ABD’ye master yapmaya gittim. Abdullah Yusuf Ali’nin Kur’an’ı Kerim mealini okudum. O zamanlar varoluşunuzu yeniden anlamlandırıyorsunuz. Belli bir tanımlama yapıyorsunuz. Hayatın gerçek yüzünü keşfediyorsunuz. Her şeyin bu dünyayla sınırlı olmadığını görüyorsunuz. Ebedi hayatın gerçeği size bir rahatlık getiriyor. Ufkunuz genişliyor. O zamanlar sinemayla kader olgusunu o kadar birleştirdim ki manevi duyarlılıklı bir bakış geliştirmeye başladım sinemayla ilgili. Artık öyle bir rayda gidiyorum” diye konuştu.
MANEVİ GÜCÜ KEŞFETTİK
Kabil, Ayşe senarist ve yazar Ayşe Şasa ile tanışma fırsatı olduğunu sözlerine ekleyerek şunları kaydetti:
“Biz benzer süreçlerden gelmiştik. Batılı bir eğitimden sonra manevi gücü keşfeden bir değerli şahsiyet olarak ve sinemayla ilintili biri olarak çok şeyler paylaştık. Benim bir yarım böylece tamamlandı. Şu an kendi medeniyet değerlerimizle, tarihi gerçeklerimizle bir bağlantı kurarak kendi oluşumumu inşa etme yolunda İslam’ı görerek bunları ifade etmeye çalışıyorum. Burada sosyolojik anlamda İslam ülkeleri gerçeği, yakın gerçeğimizin katmanlarını da işin içine katarak Türk Dünyası ile ilişkilerin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Oraya ağırlığımı verdim. Bir Türk Dünyası sinemasını geliştirmeye çalışıyorum. Öyle bir kültürü yeşertmeye çalışıyorum. Festivaller falan düzenliyoruz. O coğrafya artık benim için çok önemli. Oraya doğru merceği tutmuş durumdayım.”